31 Ocak 2010 Pazar

OCAĞIN SON GÜNÜ

Bugün on bir adet kovanı kontrol ettim...

Önce ana kutularına hazır çerçeve vermek için yaptırdığım uzun kovanı inceledim.....

Bugün kü hava sıcaklığından dolayı arılar salkımı tamamen çözmüşler ve 8-9 minik çerçeveye basmışlardı...


Yavruya geçen kovana ait bir çerçeve...
Orta bölümden yavrular çıkmış, kenarlarda kapalı yavru var...

Bazı kovanlarda kapalı yavruların soğuktan etkilendiğini gördüm...

Ana arı tekrar yumurtlamaya başlamış halde gözleri kontrol ediyordu..



Bu kovanın önüne baktığımda yerde sırt üstü yatanın ana arı olduğunu sandım..

Ters çevirdiğimde işçi arı olduğunu gördüm...


Aynı kovana ait yavrulu çerçeve...
Başka bir ana... o da yumurtlamak için kontrolde,,

Yumurtaya geçmemiş kovanın anası çerçeve merkezinine uzakta geziniyordu..



Çok az yavru yapmış başka bir kovana ait çerçeve...


Bu kovanı kontrol ettiğimde arıların telaşlı olduğunu gördüm.

İki defa kontrol ettiğim halde anayı göremedim...

Bende arı mevcudu azalan kovanların birisinin anasını alarak kafes içinde bu kovana verdim...

Ocak ayını çıkaramayacağını düşündüğüm kovanlardan bir tanesini ana kutusuna silkeledim...
Kutuya kek, şurup ve fondom şekeri verdim...
Arı mevcudu oldukça azalmıştı ve anası yavruya geçmemişti...
Üstelik anası supper Kosköy yerlisi idi...
Diğer kovanın anasını alarak yukarda anlattığım , anasız kalan kovana verdim..
Üstelik bunun anası yumurtlamaya başlamıştı...
Yarın arılarını yanındaki ana kutusu ile birleştirip, yavrulu çerçevelerini anasını verdiğim kovana aktaracağım..
Böylece ocak ayı bitmeden iki kovanım söndü.
Yarın geriye kalan on altı kovanı kontrol edeceğim hava uygun olursa..
Bakalım onlarda son durumlar nasıl...



29 Ocak 2010 Cuma

KARA KIŞTA ARILAR

Kara kış geldi.
Yağan karların çoğu havaların ısınması ile birlikte erimiş durumda.
Dört gün ilçeden ayrı kaldıktan sonra bugün arıların bir kısmını ziyaret ettim.
Doğaldır ki merak ettiğimiz olay acaba kovanlardan sönen var mı?
Dışardan gördüğüm üzere bizim takalar bu fırtınayıda hasarsız atlatmışlar gibi..
Ilıman bir havada kovan önlerinde gezen ve uçuşa çıkan az da olsa arı vardı..
En merak edilen ise ana kutularının durumu:
Ana kutusu önüne atılmış bir yavru arı..
Galiba varoa hasarından dolayı sökülerek kovan önüne bırakılmış...

Başka bir ana kutusu:
Kutu önünde yiyecek atıkları , varoa hasarlı yavru, ölü arı ve üskelek ....
Kar yağsa da kovan içi çalışmaları sürüyor demekki...

Bu da ölüm olayının en üst seviyede olduğu kovanın önü...
Ölüler dışarı atılmış...
Elime alıp sıktığımda ölü arının karnından sarı -kahverengi arası bir sıvı çıktı dışarı..





23 Ocak 2010 Cumartesi

BUGÜN

Bugün kovanları dıştan gözlemledim...
Hava kapalı olduğu için içlerine bakamadım..
Arılar azda olsa çalışıyorlardı. Polen gelişi vardı...

Dıştan gördüğüm kadarı ile sönen kovanım yoktu..
Uygün bir havada daha ayrıntılı gözlem yapma fırsatı bulunca sonucu göreceğiz...

Hava kapalı da olsa arıları yakından görmeden olmuyor..
Bunun için ana kutuları bir nimet.. hasretimizi bunlarla gideriyoruz...

İşte yakından baktığım kutu.. Dört çerçevesinde arı var...
İki yüzünde de kapalı yavru olan çerçeve, yavrular doğmak üzere...

Orta bölümdeki yavruların çıkmaya başladığı diğer çerçeve...
Geçen hafta verdiğim kekleride kontrol ettim..
Kutulardaki keklere o kadar rağbet edilmemişti..
Bende anamın biray önce hazırladığı şerbetten verdim kutulara...


Geçen hafta resimlediğim kovanın önünün bu haftaki görüntüsü..
Bir miktar arı daha ölmüş...
İlk giden kovan bu olacak galiba öteki tarafa...



17 Ocak 2010 Pazar

KEKLEMEYE BAŞLADIM

Dün arılar için 3 kg kek ve 2 kg fondon şekeri aldım... Fondon şekerini ilk kez aldım..
Denemek için 2 kg fondon şekeri 5 kovana pay ettim... 1 kg keki ise 4 tane çiftleştirme kutusuna bölüştürdüm...


Kovan önünde ölü arılar...
Ömrünü tamamlayanlar.. ama bu kovan önünde biraz fazla...
Demek ki kek yemeden de ölebiliyorlar..
Aynı kovanın önü...bu arılar iki gün içinde ölenler...
Bu ölümlerle birlikte arı mevcudu oldukça azalıyor..Buda keklediğim çiftleştirme kutusundan biri...
Yeterli balı var..
Ama 3 çerçevede yavrusu olduğu için destek amaçlı kek verdim...
Dört kutu zaten güzden bu yana 15 kg şeker yediler..




10 Ocak 2010 Pazar

ARILIKTA BUGÜN

Bugün önce büyük üstadım Mehmet öğretmeni ziyaret ettim. Sonra ise birlikte benim arıları varoa ilaçlaması yaptık.. Kestane balı aldığım yerde kalan 16 kovanıma perizen ile ilaçlama yaptık. Kovanların hiçbirinde henüz yavrulama faaliyeti yoktu.. Mevcutlar oldukça azalmış olarak görünüyor...3-4 kovan ocak ayı sonuna kalmaz söner galiba... sağlık olsun ...

Üstat kendisi de varoa ilaçlaması yapıyordu...


Üstatın kara kovanı...

Geçen yıl kara kovandan 2 dalak bal almış..

Balı arılara tarafından tüketilen bir dalağı daha keserek dışarı aldık.










3 Ocak 2010 Pazar

KOSKÖY YERLİSİ UÇUYOR

Arılardan uzun bir süre ayrı olmak zorunda kaldım..
Bu süre içinde onlardan haberim olmadı..
Bir kaç gündür süren bahar havaları arılara bakım yapmak için uygundu...
Ama ben bu havalardan da yararlanamadım..
Bu gün hava nispeten ılıman olsa da ara sıra yağmur serpiştiriyordu..
Bende uzak kaldığım arıları bu koşullar altında gözlemledim...
Dışardan gözlemlerime göre ölüm olayı görülmüyor..
Üç dört kovanı ise kapağını kaldırıp gözlemledim..
Bal yığını ve arı nüfusu iyi görünüyordu...
Daha sonra çiftleştirme kutularını kontrol ederek bir suya iki şeker oranında şerbet verdim..
Kutularda da bal stoğu yeterli görünüyor...
Ama onlar daha fazla besin tüketiyorlar...
Kutulardan en fazla üzerine durduğum ise Kosköy yerlisi F2 'ye ait olan kutudur...
Çıta çekmeye çalışırken arıları sanki beni hoşlar gibi parmağıma sarıldılar...
Gerçekten acayip uysal bir yerli bu...
Bakalım bu yıl nasıl bir performans gösterecek...
İşte arılığın gurur kaynağı Kosköy yerlisi F2 ' ye ait kutu...
Maşallahı var..
Kapalı yavru göremedim ama yumurtlamaya başlamıştı...
Yakında benden kat ister...
Dört minik çerçevesinde de kütük gibi arı vardı...
Bu arada bundan başka 4 ayrı kutunun arı mevcudu da oldukça iyi...
Yaza sağlam çıkarlarsa ana üretmek için çok büyük yararını göreceğiz...